HASTANEMİZ'DE ÜRODİNAMİ VE ÜROFLOWMETRİ..
11 Nisan 2019

Hastanemizde  Ürodinami ve Üroflowmetri Laboratuarı, Ekim 2017 tarihinde kurulmuş olup,  Ocak 2019 itibariyle de İnkontinans Merkezi olarak  hizmet vermeye başlamıştır.

Hastanemiz  Üroloji ve Çocuk cerrahi polikliniklerine başvuran işeme disfonksiyonu (idrar kesesi çalışma bozukluğu ) tanısı olan, buna bağlı mesane ve böbrek bozukluğu gelişen hastalara tanı koymak ve tedavi etmek amacıyla aşağıdaki işlemler yapılmaktadır.

Üroflowmetri:  İşeme testi (tuvalet eğitimi almış her yaş grubuna)

Ürodinami: İdrar kesesi fonksiyonlarının incelenmesi (yeni doğan bebeklerde dahil olmak üzere idrar kaçırma ve yapma problemi olan hastalara)

Biofeedback: işeme terapisi ( işeme disfonksiyonu olan hastalara en az 5 seans)

İşlemlerin, yürütüldüğü birim, bölgede Ürodinami ve Biofeedback terapisinin yapıldığı tek merkez olarak Erzurum ve çevre illerden gelen hastalara hizmet vermektedir.

Birimimizde hastalara randevulu hizmet verilmektedir.

Ürodinami, idrar yapma ve depolama işlevlerinde rol oynayan organların (mesane, prostat, idrar yolu) fonsiyonel bozukluklarını araştıran testlerin genel adıdır.Yetişkinlerde ve çocuklarda çeşitli hastalıklara bağlı idrar kaçırma, idrar yapamama gibi şikayetlerin kesin tanısını koyma ve sonrasında uygun ilaç tedavisi veya cerrahinin planlanmasını sağlayan bir tanı yöntemidir. Günümüzde ürodinami gereken hastalarda alternatif başka bir tanı yöntemi yoktur.

Ürodinami bir kesi yapılmadan ağrısız bir şekilde idrar kanalından mesane ve makattan rektuma yerleştirilen iki adet basınç ölçer ince kateter ile yapılan dinamik bir testtir. İşlem sırasında cilde yapıştırılan elektrodlar ile kas aktiviteside eş zamanlı izlenir. Kateter yardımıyla mesane uygun şekilde serum ile doldurularak  idrara sıkışma hissi yaratılır ve sonrasında  işeme sağlanır. Bu dolum ve boşaltım sırasında mesane ve çevre kasların davranışları kaydedilerek incelenmiş olur. İşlem öncesi idrar kültürünün steril olması gerekmektedir.

Bilgisayar Yardımlı Simülasyon ile İdrar Kaçırma Tedavisi "Üriner  İnkontinans " (İdrar kaçırma) nedir, kimlerde görülür?

Üriner inkontinans (Üİ), Uluslararası Kontinans Derneği’nin tanımına göre; kişide sosyal ve hijyenik problemlere sebep olan, objektif olarak gösterilebilen istemsiz idrar kaçırmadır. Görülme sıklığı yaşla birlikte artar ve kadınlarda erkeklere oranla 2-3 kat daha fazla görülür.

Erkeklerde idrar kaçırma hangi durumlarda görülür?

Erkeklerde en sık prostat cerrahisinden sonra görülür, radyasyon tedavisi ve nörolojik hastalıklardan kaynaklanan sfinkter disfonksiyonu da diğer sebepler arasındadır.

Kadınlarda idrar kaçırma hangi durumlarda görülür?

Üriner inkontinans gelişiminde yaş, doğum sayısı, şişmanlık, sigara kullanımı, kronik öksürük, kabızlık, prolapsus (rahim sarkması) ve menopoz gibi risk faktörleri rol oynar. 30 yaşından sonra her 4 kadından birinde görülür, menopoz ile birlikte ve çok doğum yapmış kadınlarda görülme sıklığı fazladır.

İdrar kaçırma ile ilgili risk faktörleri nelerdir ve farklı türleri var mıdır?

Kontinans; kişinin istediği zaman ve yerde kontrollü idrar yapmasıdır ve bu işlevde en önemli anatomik yapı pelvik (kalça) taban kaslarıdır. Kadınlarda üriner inkontinansın en yaygın görülen tipi öksürme, hapşırma ve ağır kaldırma gibi karıniçi basıncı arttıran fiziksel aktiviteler sırasında ortaya çıkan stres üriner inkontinansdır. Bu duruma zemin hazırlayan en önemli neden, pelvik taban kaslarında güçsüzlüğe yol açan doğum sürecindeki hasar, cerrahi operasyon, ileri yaş ve özellikle menopozla birlikte kasların esneklik ve gücünde azalmadır.

İnkontinansın bir diğer tipi sıkışma (urge) inkontinans; istemsiz mesane kası kasılmaları ile ilişkili olarak, hasta tarafından hissedilen ani ve güçlü işeme isteğini takiben idrar kaçırma olarak tanımlanabilir. Mikst inkontinans ise stres ve sıkışma (urge) inkontinansın birlikte görüldüğü bir form olup, yaşlı popülasyonda daha sık görülmektedir.

Üriner inkontinans, sürekli ıslaklık, iritasyon ve koku olması endişesi nedeniyle hastaya rahatsızlık veren ve kimi zaman depresyona kadar varabilen duygusal sorunlara yol açabilen bir tablodur. Bu durum hastaların ev içindeki günlük aktivitelerini, sosyal ve iş yaşamlarını, cinsel fonksiyonlarını olumsuz etkilemektedir.

İnkontinans (idrar kaçırma) tedavisi nasıl yapılır?

Üriner inkontinans tedavisi, inkontinansın tipi ve şiddeti, eşlik eden pelvik relaksasyon olup olmadığı ve varsa bunun derecesi, daha önce geçirilmiş inkontinans ameliyatı, hastanın yaşı, tıbbi özgeçmişi, eğitim ve kooperasyon düzeyi, ürodinamik değerlendirme sonuçları ve pelvik kas gücü ölçümü gibi faktörler göz önüne alınarak planlanır.

İdrar kaçırma tedavisi; cerrahi ve cerrahi olmayan (konservatif) yaklaşımlar olarak iki gruba ayrılır. Bu seçenekler, taşıdıkları risklere ve hastanın şikayetlerini düzeltme potansiyeline göre tercih edilirler. Yan etkilerinin olmaması ve semptomlarda uzun dönem iyileşme olması, özellikle stres inkontinansda ameliyatsız tedavi (konservatif) yöntemlerinin ilk tercih olmasına neden olmaktadır.

İdrar kaçırmada cerrahi olmayan tedavi seçenekleri:

Mesane eğitimi

Pelvik taban kas egzersizleri

Biofeedback (biyogeribildirim)

Elektrik stimülasyonu

Vajinal ve üretral araçlar

İlaç tedavisi

Akupunktur

İdrar kaçırmada ne tür egzersizler yapılır?

Pelvik taban kas egzersizleri (PTKE), ilk kez 1948 yılında Arnold Kegel tarafından tanımlandığı için “Kegel egzersizleri” olarak adlandırılır. Bu egzersizlerin amacı; pelvik taban kaslarını güçlendirmek ve üretral sfinkter fonksiyonunu iyileştirmektir. PTKE, kişilerde olabilecek pelvik organ sarkmasını azaltır ve vajinayı daha stabil hale getirir. Pelvik taban kas gücünün artışı, idrar akışını kontrol eden dış üretral kas yapısının tonusunda da artışla sonuçlanır ve idrar kaçağı önlenir.

İnkontinans cihazı-Biofeedback (biyogeribildirim) ne işe yarar? Yöntem nasıl işliyor?

Biofeedback (biyogeribildirim); hissedilmeyen veya istemsiz bazı fizyolojik olaylar hakkında hastaya gerçek zamanlı biyolojik bilgi sağlayan bir yöntemdir. Yerleştirilen elektrodlarla hastaya, ilgili vücut bölgesini kontrol ederek elektronik sinyallerin nasıl değiştirilip, monitorize edileceğini öğretir. Bu yöntemde motor kontrolün takibi, bir ekran ve ses düzeni aracılığıyla görsel ve işitsel sinyaller halinde hastaya yansıtılır.

Egzersizler ya da elektrik stimülasyonu sırasında görsel-işitsel bir geribildirim olmadığından istenmeyen kaslar da kasılabilir. Biofeedback bu yönüyle daha avantajlıdır. Erişkin hastalarda başta stres inkontinans olmak üzere, pelvik cerrahi sonrası pelvik taban kas kuvvet kaybının belirgin olduğu durumlar, ağrılı cinsel ilişki, sıkışma inkontinans ve pelvik organ sarkmaları biofeedbackin en yaygın kullanım alanlarıdır.

EMG biofeedback, en sık kullanılan tipidir. Elektromiyografik aktivite, çizgili kas kasılması sırasında ölçülen elektriksel aktiviteyi gösterir. İzole olarak pelvik taban kaslarını kasmak ya da gevşetmek zordur. Bu yöntemle hasta pelvik taban kaslarını ayırtedebilmeyi ve karın kaslarının kasılması olmaksızın, pelvik taban kaslarını seçici olarak kullanabilmeyi öğrenir. Kas gücü ve kontrol kabiliyeti artar. Eğer hastada artmış bir pelvik taban kas aktivitesi varsa, bu yöntemle etkili ve seçici bir gevşeme sağlanabilir. Literatürde biofeedback ile kombine egzersiz uygulamaları ile stres üriner inkontinanslı kadınlarda %78-%90 arasında düzelme bildirilmektedir.

Hastaya uygun olarak belirlenmiş bireysel ev egzersiz programının sürdürülmesi, tedavinin başarısını arttırır. Pelvik taban kas aktivitesi, tedavi süresince her seansın başında ölçülerek, önceki ölçümlerle karşılaştırmalı olarak tedavinin etkinliği değerlendirilir. EMG biofeedback son yıllarda, çocuklardaki primer enürezis nokturna (gece işemeleri) tedavisinde de güvenli ve etkili bir tedavi seçeneği olarak karşımıza çıkmaktadır.

İdrar kaçırmada biyo-geribildirim tedavisi ne kadar sürer?

Biofeedback tedavisinin süresi ve sıklığı ile ilgili olarak tam bir standardizasyon yoktur. Literatür incelendiğinde, haftada 2 ya da 3 seans olmak üzere toplam 6 hafta ile 6 ay arasında değişen tedavi protokolleri olduğu görülmektedir. Genelde haftada 2 ya da 3 seans olmak üzere 6-8 haftalık bir tedavi programıyla başlayıp, hastanın altta yatan problemine ve gösterdiği gelişmeye göre tedavi ve kontrol süresi ayarlanmaktadır.

EMG biofeedback uygulaması, uygun hastalarda pelvik taban kaslarının yüzeyel ya da vajinal elektrodlarla uyarıldığı elektriksel stimülasyon tedavisi ile kombine edilebilir. Bu yöntemle, pelvik taban kas kasılma gücünde artış, üretral fonksiyonun düzenlenmesi ve mesanenin istenmeyen aşırı ve zamansız kasılmalarının azaltılması amaçlanır. Biofeedback ile elektriksel stimülasyonun birlikte kullanıldığı hastalarda, pelvik taban kas gücünde anlamlı artış ve inkontinans şiddetinde azalma olduğu bildirilmiştir. Üriner inkontinans tedavisinde elektrik stimülasyonu haftada 3 kez 20-30 dk'lık seanslar şeklinde 6-8 hafta süresince uygulanır.

Üriner inkontinans rehabilitasyonu, pelvik taban kas egzersizlerinin öğretilmesi, biofeedback ve elektrik stimülasyonu uygulamalarını kapsar. Başta üroloji, kadın hastalıkları ve doğum, geriatri gibi uzmanlık dalları tarafından değerlendirilerek üriner inkontinans tanısı almış hastalar rehabilitasyon programına adaydırlar. Fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzmanı tarafından tedaviye uygunluğu değerlendirilen hasta, uygun tedavi protokolü belirlenerek programa alınır. PTKE, biofeedback ve elektrik stimülasyon tedavileri fizyoterapist ya da daha spesifik adıyla üroterapist tarafından uygulanır.

Merkezimizde aynı zamanda çocuk yaş grubunda nörolojik olan veya bununla ilgisi bulunmayan işeme bozuklukları tanısı ve tedavisi ilgili çalışma yapılmaktadır.

  • 0088eb2f-28f1-4000-be61-9df923931953.jpg
  • 47583653_1953572331430439_9025270156608245608_n.jpg
  • images (1).jpg
  • IMG_6446.JPG
  • IMG_6453.JPG
  • 0c27fc3e-41a6-4176-bd25-057beafdfd41.jpg